TELEKOMİNİKASYON YOLUYLA İLETİŞİMİN DENETLENMESİ
Özet
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler sonucu ortaya çıkan yenilikler ceza hukukunun alanına giren birçok olguyu da yakından etkilemektedir. Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim, istihbarat veya suçun önlenmesi amacıyla denetlenebileceği gibi, işlenmiş olan suçların soruşturma ve kovuşturmasında delil elde etmek amacıyla da denetlenebilmektedir. CMK'nın 135. maddesi kapsamında yapacağımız değerlendirmede suç işlendikten sonra, kanunda düzenlenen tedbirlerden bahsedeceğiz. Hiç kimse, bir suç soruşturması ve kovuşturması sürecinde, 135. maddede belirlenen esas ve usuller dışında, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz. Bu esas ve usuller özel hayatın dokunulmazlığının ihlal edilememesi amacıyla sıkı sıkıya düzenlenmiştir. Çalışmada söz konusu tedbire ilişkin yasal düzenleme, amaç ve genel değerlendirilme yapılarak anlatılmaya çalışılacaktır.
1. Genel Olarak
Telekomünikasyon, Türk Dil Kurumu tarafından "Haber, yazı, resim, sembol veya her çeşit bilginin tel, radyo, optik vb. elektromanyetik sistemlerle iletilmesi, bunların yayımı veya alınması, uz iletiş." olarak tanımlanmaktadır. [1]
Teknolojik gelişmelere paralel olarak iletişim araçları da günümüzde çeşitlenmiştir. İletişim araçları yalnızca suçun işlenmesi aşamasında değil; suçun ve faillerin gizlenmesi, suçtan kaynaklanan menfaatin elde edilmesi gibi farklı amaçlarla da kullanılabilmektedir. Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğe ulaşmak ve ortaya çıkarmaktır. Dolayısıyla bilişim teknolojilerinin de bu denli geliştiği günümüzde, Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Denetlenmesine ilişkin hususların düzenlenmesi de zaruret haline gelmiştir.
Ancak iletişimin denetlenmesi gerek uluslararası sözleşmeler gerek de Anayasamız ile koruma altına alınan özel hayatın gizliliğini de ciddi anlamda ihlal etme potansiyeline sahiptir. Bu sebeple telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesine ilişkin koşullar çok sıkı şekilde belirlenmelidir. Kötüye kullanımların engellenmesi açısından bu da bir gerekliliktir. Eski CMUK döneminde madde 91'de yer alan düzenlemede "Maznuna gönderilen mektuplar vesair mersule ve telgrafların posta ve telgrafhane zaptı caizdir." hükmüne dayanılarak yapılan iletişimin tespitine ilişkin uygulamalar, yıllarca özel hayatın gizliliğini ihlal etmiştir. Buna ilişkin AİHM'in de ihlal kararı verdiği bilinmektedir.
İletişimin denetlenmesine ilişkin 2559 sayılı kanun ve 2803 sayılı kanunlarda da düzenlemeler bulunmakla birlikte, bu düzenlemeler önemle amaçlı iletişimin denetlenmesine ilişkin olup konumuzun dışında kalmaktadır. CMK m. 135 kapsamında iletişimin denetlenmesi doktrinde tartışmalı olmakla beraber koruma tedbiri olarak, iletişim esnasında denetim tedbirinin uygulanması şeklindedir.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, araya bir vasıta sokmak suretiyle gerçekleştirilen her türlü haberleşmenin gizlice dinlenmesi, buradan elde edilen bilgilerin kaydedilmesi ve değerlendirilmesini içerir.[2]
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi iletişim terimini sınırlamamış ve konuya kapsamlı bir bakış açısı ile tedbire konu olacak iletişim araçlarını sözleşmeye taraf ülkelerin seçimlerine bırakmış, özel hayatın gizliliği hakkına hangi şartlarda sınırlama yapılabileceği hususunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.8/2'yi dikkate alarak iletişimin denetlenmesi bakımından bazı ölçütler getirmiştir.[3] Buna göre iletişimin denetlenmesine konu suç ve kişilerin belirlenmesi gerekliliği, tedbirin uygulanması ile elde edilecek bilgilerin korunması ve yok edilmesi, ilgili denetimin yerine getirilmesi, kişinin uygun şartlar oluştuğunda bilgilendirilmesi ve tedbire yetkili merci tarafından karar verilmesi gibi hususları önemle belirtmiştir. [4]
2. Tedbirin İçeriği ve Kapsamı
Ceza Muhakemeleri Kanunu m. 135'e göre, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi "İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması" başlığı altında, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesini içerir. Şüpheli veya sanığın mobil telefonunun yerinin tespiti ve telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti de düzenlenen tedbirlerdendir.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi; en az iki kişi arasında, biri şüpheli veya sanık olmak üzere, araya bir iletişim aracı dahil edilerek gerçekleştirilen her türlü haberleşmenin tespit edilmesi, gizli bir şekilde dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesidir.
Öğretide çoğunluk olan ve katıldığım görüşe göre koruma tedbiri başlığı altında incelenmesi gerektiği düşünülmektedir. Ancak el koymanın bir türü olduğu ve koruma tedbiri değil delile ulaşmak için başvurulan araştırma vasıtası olduğu yönünde görüşler de bulunmaktadır. Amacına bakıldığında ise ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına başlanmış bir suç için delil elde etmek veya delile ulaşmaktır.
Anayasa m. 22 uyarınca herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşme özgürlüğü ve gizliliği esastır. TCK m. 124'te haberleşmenin engellenmesi suç olarak düzenlenmiştir. Anayasa m.22/2'de ise millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.
Ceza Muhakemeleri Kanunu m.135'in birinci fıkrasında "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi (...)(3) dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir." ile hükme bağlanmıştır.
İletişimin dinlenmesi 25989 sayılı Yönetmelik kapsamında telekomünikasyon yoluyla gerçekleştirilmekte olan konuşmalar ile diğer her türlü iletişimin uygun teknik araçlarla dinlenmesi yönelik işlemleri, iletişimin kayda alınması 25989 sayılı Yönetmelik kapsamında telekomünikasyon yoluyla gerçekleştirilmekte olan konuşmalar ile diğer her türlü iletişimin uygun teknik araçlarla kayda alınmasına yönelik işlemleri, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi 25989 sayılı Yönetmelik kapsamında sinyal bilgisi, bir şebekede haberleşmenin iletimi veya faturalama amacıyla işlenen her türlü veriyi ifade etmektedir. İletişimin tespit edilmesi 25989 sayılı Yönetmelik kapsamında iletişimin içeriğine müdahale etmeden iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri, mobil telefonun yerinin belirlenmesi şüpheli veya sanığın kullanmakta olduğu mobil telefonun yerinin tespit edilerek bu kişilerin bulunduğu yerin tespitini ifade etmektedir.
3. Tedbirin Uygulanmasına İlişkin Şartlar
Genel olarak soruşturma veya kovuşturmasına başlanmış bir suç bulunması, soruşturma veya kovuşturmasına başlanan suçun işlendiğine yönelik somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunması, başka türlü delil elde etme imkanının bulunmaması, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararının bulunması ve son olarak bir ceza soruşturmasında şüpheli veya ceza kovuşturmasında sanık bulunmalıdır.
3.1. Delil Elde Etme Amacının Bulunması
CMK'da bu tedbirin uygulanması bir suç dolayısıyla ceza soruşturması yapılması koşuluna bağlı tutulduğundan bu yetki, delil elde etmek amacıyla işlenmiş ya da halen işlenmekte olan bir suçun soruşturma ve kovuşturmasıyla sınırlandırılmalıdır.
Maddede bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmadan bahsedilmesi sebebiyle hem soruşturma hem kovuşturma aşamasında bu tedbire başvurulabilmektedir. Tedbirin uygulanması sonucu elde edilen bilgiler amaçla bağlılık ilkesi kapsamıyla sınırlı olmak kaydıyla kullanılabilmektedir. Bu tedbir dolayısıyla elde edilen bilgilerden başka bir suçun aydınlatılması gayesiyle kullanılabilmesi ayrı bir başlık olarak tesadüfen ele geçen delillerin değerlendirilmesi başlığı altında açıklanacaktır. [6]
3.1.1. Somut Delillere Dayanan Kuvvetli Şüphe Sebeplerinin Varlığı
CMK m. 135 kapsamında iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirine karar verilebilmesi bakımından suç işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı aranmaktadır. Bu kapsamda, diğer tedbir türleri olan sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve mobil telefonun yerinin tespitinde somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı şartı aranmayacaktır. [7]
3.1.2. Hâkim Kararı veya Gecikmesinde Sakınca Bulunan Hallerde Cumhuriyet Savcısının Kararı Bulunmalıdır
CMK m. 135/1'de düzenlenen dinlenme, kayda alma ve sinyal bilgilerini değerlendirme tedbir türlerine hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla başvurulabilecektir. CMK m.135/5'te mobil telefonun yerinin tespit edilmesi tedbirine hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla başvurulabilecektir. CMK m.135/6'da düzenlenen iletişimin tespiti hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla başvurulabilecek, kovuşturma aşamasında mahkeme kararı ile başvurulabilecektir. [8]
3.1.3. Bir Ceza Soruşturmasında Şüpheli veya Ceza Kovuşturmasında Sanık Bulunmalıdır
CMK m.135/3'e göre şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz, m.135/5'te şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için ifadesinin bulunması gerektiği düzenlemesi yer almaktadır. CMK m.135 ve devamı maddelerinde düzenlenen tedbirler ancak, şüpheli ve sanık için uygulanabilir.[9] Bu durumun da esasında koruma tedbiri olarak iletişimin denetlenmesi tedbiri olduğu görüşüne gerekçe olabileceği kanaatindeyim.
3.1.4. Soruşturma veya Kovuşturmasına Başlanmış Bir Suç Bulunmalıdır
CMK m.135/1 kapsamında telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi tedbirine soruşturma ve kovuşturma aşamalarında başvurulabilmektedir. İletişimin denetlenmesi, suç işlendiği haberi üzerine uygulanabilen ileriye dönük bir delil elde etme yöntemidir. Bu şekilde düzenlenmesinin sebebi haberleşme özgürlüğünün geçmişe dönük olarak ihlal edilmesinin önüne geçilmesidir.[10]
4. Tedbirin Alt Başlıkları
4.1. İletişimin Dinlenmesi, Kayda Alınması ve Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi
Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin "somut delillere dayanan" kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması kaydıyla katalog suçlardan birinin işlenmiş olması şartıyla hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhal hâkim onayına sunar ve hâkim kararını en geç yirmi dört saat içinde kararını verir. Sürenin dolması veya mahkeme tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet Savcısı tarafından derhal kaldırılır.
Suçla ilgisi bulunmayan kişilerin dinlenmesini önlemek amacıyla denetim talebinde bulunulurken hakkında tedbir kararı verilecek iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya rapor eklenmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Bu çerçevede verilecek karar gereğince Cumhuriyet Savcısı veya görevlendireceği adli kolluk görevlisi telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşların yetkililerinden iletişimin tespiti, dinlenmesi veya kayda alınması işlemlerinin yapılmasını ve bu amaçla cihazların yerleştirilmesini yazılı olarak istemesi durumunda bu istem derhal yerine getirilir, getirilmediği taktirde zor kullanılabilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği tarih ve saat ile işlemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır. Bahsedilen bu esas ve usuller dışında hiç kimse bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz.
Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir, bu süre ancak bir ay daha uzatılabilir. Böylece süre toplamda ancak üç ay olabilir.
Ancak örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda gerekli görülmesi halinde artık süre bir ay şeklinde defaten değil hâkim kararı ile yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek kaydıyla uzatılması söz konusu olabilir. Böylece örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlarda toplam süre en fazla altı ay olabilir
4.2. Mobil Telefonun Yerinin Belirlenmesi
Şüpheli veya sanığın kullanmakta olduğu mobil telefonun yerinin tespit edilerek bu kişilerin bulunduğu yerin tespit edilmesini ifade eder. Şüpheli veya sanığın yakalanması için mobil telefonun yeri, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla tespit edilebilir. Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda; mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok iki ay için yapılabilir; bu süre bir ay daha uzatılabilir. Şüpheli veya sanığın yakalanması için mobil telefonun yeri hâkim ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla katalog suçlardan biri dahi söz konusu olmaksızın mobil telefonun yeri tespit edilebilir. Bu hususa ilişkin verilen kararda mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. En çok iki ay için yapılabilir. Bu süre bir ay daha uzatılabilir.
4.3. İletişimin Tespit Edilmesi
25989 sayılı Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi Ve Kayda Alınmasına Dair Usul Ve Esaslar İle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik kapsamında iletişimin tespiti, iletişim içeriğine müdahale etmeden iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri kapsamaktadır. İletişimin tespiti, telefonlar açısından HTS kayıt bilgilerinin elde edilmesinden ibarettir. Kısaca HTS olarak ifade edilen "Historical Traffic Search" kavramı geçmiş görüşme kayıtları anlamına gelmektedir. HTS kayıtlarında arama içeriği bulunmamakta, yalnızca arayan-aranan bilgileri ve görüşme süreleri yer almaktadır. E-posta açısından ise kimin kimlerle iletişim kurduğunun tespit edilmesidir. Yine içeriğe ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Bu da geçmişe yönelik özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesinin önüne geçmektedir.
5. Şüpheli veya Sanığın Tanıklıktan Çekinebilecek Kişilerle Arasındaki İletişimi
CMK m.135/3'te "Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar derhâl yok edilir." hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda sadece kayda alma yasaklandığı için tanıklıktan çekinme hakkına sahip üçüncü kişi yönünden kayda alma yapılamayacak, dinleme, tespit etme ve sinyal verilerinin değerlendirilmesi yapılabilecektir.[11]
6. Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi Kararı İçeriği
CMK m. 135/2'ye göre talepte bulunulurken hakkında bu madde uyarınca tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya rapor eklenmelidir. CMK m. 135/4'e göre 'Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir' ifadesi yer almaktadır. CMK m. 135/6'da iletişimin tespiti ve bu kararda bulunması gerekenler 'Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir' şeklinde düzenlenmiştir.
7. Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesinin Yetkili Olmayan Kişilerce Gerçekleştirilmesi
CMK m.135/9'da "Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz" hükmü yer almaktadır. İletişim özel hayat kapsamında olduğundan herkesin özel hayatın gizliliğine saygı duyulmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
8. Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi Tedbirinin Tatbikinde Kayda Alma Yasağı, Kayıtların Yok Edilmesi ve Tesadüfen Elde Edilen Deliller
Müdafi, şüpheli ve sanık için tanıklıktan çekinme hakkına sahip bir kişi olması sebebiyle müdafinin mobil telefonu kayda alınamaz ancak tespit edilebilir, dinlenebilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Yani şüpheli veya sanığın müdafinin bürosu, konutu ve yerleşim yerindeki sabit hatlar ve internet iletişimi ile ilgili her türlü tedbir türü yasaktır, cep telefonunda ise sadece kayıt yasaktır.[12]
CMK m.137/3 ve 135'inci maddeye göre verilen kararın uygulanması sırasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da aynı maddenin birinci fıkrasına göre hâkim onayının alınamaması halinde, bu tedbirin uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl son verilir. Bu durumda, yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının denetimi altında en geç on gün içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit edilir. Beraat kararı verilmesi durumunda da tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtların, hâkim denetimi altında aynı usulle yok edilmesi gerekmektedir.
Arama veya el koyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir. Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir. [13]
9. İletişim İçeriklerinin Bir İkrar Delili Olup Olmadığı Hususu ve Önleme Amaçlı İletişimin Denetlenmesi
Şüpheli veya sanık dinlenilmediğini düşünerek konuştuğu kişiye samimi olarak suçu işlediğini söylemiş olabilir, bu noktadaki ikrara göre mahkumiyet kararı verilip verilemeyeceği hususunda; Yargıtay 8. Ceza Dairesi; salt iletişimin içeriklerine dayalı olarak mahkumiyet kararı verilemeyeceğini, mahkumiyet kararını verebilmek için başka delillerle desteklenmesi gerektiğine karar vermiştir.[14] Dolayısıyla bu içeriklerin delil başlangıcı kabul edilebileceği fakat hükme esas alınamayacağı söylenebilir. AİHM ise bir kararında yeterli ağırlığı varsa bir dinleme kaydının da mahkûmiyet için tek başına delil kabul edilebileceği genel yargılama usulü bakımından kabul etmiştir. [15]
Bazı suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanının yazılı emriyle telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yazılı emir, yirmi dört saat içinde yetkili veya görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim kararını en geç kırk sekiz saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir derhal kaldırılır. Bu halde dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir ve durum bir tutanakla tespit olunarak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir. Yetkili ve görevli hâkim 5271 sayılı CMK m. 250/1'e göre kurulan özel yetkili ağır ceza mahkemesinin üyesidir. [16]
10. Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi İşlemi Sonucu Elde Edilen Kayıtların Yok Edildiğinin İlgiliye Bildirilmesi
CMK m.137/4'e göre "Tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların yok edilmesi halinde soruşturma veya kovuşturma evresinin bitiminden itibaren, en geç on beş gün içinde, Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkeme, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında ilgilisine yazılı olarak bilgi verir." Doktrinde süre sınırlaması getirilmesinin uygulama açısından uygun olmadığı, dava sonucuna göre yahut kaçınılmaz olan durumlarda kovuşturma kararının kesinleşmesinden sonra on beş günlük sürenin düzenlenmesi gerektiği görüşü de yer almaktadır.
Sonuç
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca iletişimin denetlenmesi tedbirlerine başvurulması sıkı şartlara tabi tutulmuştur. Geçmişte yaşanan hak ihlalleri ve AİHM kararları da bu hususun bu denli kapsamlı düzenlenmesinde etkili olmuştur. Temelinde özel hayatın gizliliği ve iletişimin gizliliği ilkeleri çerçevesinde düzenlenen sınırlarla kanun mevcut haliyle uygulanmaktadır. Suçun önlenmesi amacıyla iletişimin denetlenmesi tedbirleri amaca bağlılık ilkesiyle sınırlı ve hükme esas alınamayacak nitelikte delillerdir. CMK m. 135 kapsamında iletişimin dinlenmesi, kaydedilmesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirlerine başvurulabilmesi için CMK m.135/8'de düzenlenen katalog şeklinde gösterilen suçlardan dolayı yapılmakta olan bir soruşturma ve kovuşturma bulunmalı, şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunmalıdır. Ayrıca son çare prensibi uyarınca başka suretle delil elde etme imkânı da bulunmamalıdır. Son olarak tedbire; soruşturma aşamasında hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme karar vermelidir. Gelişen teknolojilerin ceza yargılamasında kullanılabilmesi, özel hayatın gizliliği ve mahremiyet kavramlarına saygı çerçevesinde ilgili düzenlemelere uygun olarak kullanıldığında hukuka ve vicdana uygun yargılamalar gerçekleştirileceği kanaatindeyim.
Dipnotlar
- https://sozluk.gov.tr/ ↩
- YCGK, T. E.2016/20-1062, K.2019/441 ↩
- FEYZİOĞLU, M. T. D., & KAYMAZ, S. Y. Ceza Muhakemesinde telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi (Doctoral dissertation, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Ceza ve Ceza Usul Hukuku Bilim Dalı). Syf 65-67 ↩
- FEYZİOĞLU, M. T. D., & KAYMAZ, S. Y. Ceza Muhakemesinde telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi (Doctoral dissertation, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Ceza ve Ceza Usul Hukuku Bilim Dalı). Syf 65-67↩
- Öztürk, Kazancı, Güleç, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbirleri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, syf 278↩
- Özen, Mustafa, Ceza Muhakemesi Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, 2018, syf 538 ↩
- Özen, M, syf 538 ↩
- Özen, M, syf 540 ↩
- Özen, M, syf 544 ↩
- Özen, M, syf 535 ↩
- Özen, M, syf 557↩
- Özen, M, syf 553↩
- Özen, M, syf 559 ↩
- T.C. Yargıtay 8. Ceza Dairesi E. 2009/417K. 2009/6705 T. 12.05.2009↩
- Case of Khan V. The United Kingdom (Application no. 35394/97) 12 May 2000 k.t. ↩
- Özen, M, syf 564↩
Kaynaklar
FEYZİOĞLU, M. T. D., & KAYMAZ, S. Y. Ceza Muhakemesinde telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi (Doctoral dissertation, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Ceza ve Ceza Usul Hukuku Bilim Dalı).
https://karararama.yargitay.gov.tr/
https://sozluk.gov.tr/
https://www.hr-dp.org/contents/611
https://www.mevzuat.gov.tr/
Mustafa ÖZEN, Ceza Muhakemesi Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, 2018, Ankara
Öztürk, Kazancı, Güleç, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbirleri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021